Ana mesajı “insan âleminin birliği” olan ve hiçbir milli, etnik, sınıfsal, cinsiyetçi ya da dini ayrım yapmaksızın tüm insanları “bir ağacın meyveleri ve bir dalın yaprakları” olarak benimseyen Bahai Dini, 19. yüzyılın ortasında İran’da vücut bulan ve günümüzde dünyanın her ülkesinde milyonlarca inananı olan bir inançtır. Doğduğu ülkenin coğrafi yakınlığı nedeniyle Bahai öğretilerinin ulaştığı ilk yerlerin başında Osmanlı İmparatorluğu gelmektedir. Detaylarını sitenin ilerleyen bölümlerinde bulacağınız gibi Osmanlı toprakları Bahai Dini’nin özellikle ilk yetmiş yıllık döneminde yaşanan en önemli olaylara sahne olmuştur. Bahai Dini’nin ülkemizle olan bağı günümüzde de Türkiye Bahai Toplumu ile varlığını sürdürmektedir.

Bu sitedeki bilgiler Türkiye Bahai Toplumu Dış İlişkiler Temsilciliği tarafından hazırlanmış olan (Bahai Dini, Tarihi, Öğretileri ve Toplumsal Çalışmaları) isimli kitaptan alıntılardan oluşmaktadır.  Kitap, tarihi açıdan ülkemizle çok yakın ilişkisi olan Bahai Dini hakkında Türkiye kamuoyuna bilgi vermek üzere Türkiye Bahai Toplumu Dış İlişkiler Temsilciliği tarafından hazırlanmıştır. İki asra yaklaşan tarihi, zengin literatürü ve kendisine özgü birçok özelliği ile detaylı ve titiz bir incelemeyi hak eden bu İnancı, her yönüyle anlatmanın imkânsızlığı açıktır. Burada temel hedefimiz, okuyucuların Bahai Dini  hakkında genel fikir sahibi olmalarına katkıda bulunmaktır.

Ziyaretcilerin konuları okurken herhangi bir yanlış izlenime kapılmaması için şu üç noktayı vurgulamakta yarar görüyoruz.

Bütün mukaddes dinlerde olduğu gibi Bahai Dini de tek bir Allah’ın var olduğu, O’ndan başka tapılacak hiçbir İlah olmadığı temel esası  üzerine inşa edilmiştir. Kâinatta var olan her şeyin yaratıcısı ve koruyucusu olan o yüceler yücesi Yaradan, Türkçe Bahai yazılarında bazen Allah bazen Tanrı olarak adlandırılmaktadır.

Allah’ın insanlığı eğitmek üzere çağlar boyunca gönderdiği İlahi Elçiler için Bahai literatüründe genellikle Tanrı Mazharları ifadesi kullanılır. Okuyucuların kitapta bu ifade ile karşılaştıkları zaman kastedilenin Allah’ın peygamberleri olan mukaddes Şahsiyetler olduğunu bilmeleri önemlidir.

Bahai Dini’nin temel bir özelliği de dini öğretileri yorumlama (tefsir) ve dini liderlik yetkisinin kime ait olduğunun ilk günden itibaren açık bir şekilde belirlenmiş olması ve bu görevlerin, ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, herhangi bir bireye ya da toplumun  belli  bir  kesimine  bırakılmamasıdır. Nitekim  Bahai Dini’nin   esasının  oluşturan tüm anlayış ve öğretiler,   sitenin ilerleyen bölümlerinde haklarında detaylı bilgi verilen Hz. Bab (1819–1850), Hz. Bahaullah (1817–1892), Hz. Abdülbaha (1844–1921), Hz. Şevki Efendi (1897–1957) ve günümüzde de Yüce Adalet Evi kurumunun yazılarına dayanmaktadır. Bu  sitede yer verilen bilgi ve açıklamaların tamamı yukarıda tanımlanan referans yazılarla desteklenmiş olup, kaynakça listesi sitenin sonunda dikkatlerinize sunulmaktadır. Okuyucuların günlük yaşamlarında, sosyal medyada ya da başka yayın organlarında Bahai Dini ile ilgili karşılarına çıkabilecek herhangi bir bilgi ya da yorumun eksik ya da hatalı olabileceği dikkate alındığında, herhangi bir konuda Bahai görüşünü öğrenmek isteyen her bireyin Türkiye Bahai Toplumu (www.bahai.org) ile temasa geçmesi durumunda en doğru kaynaklara ulaşılabileceği bu vesile ile tarafımızdan içtenlikle belirtilmektedir.